BAYRAM PROGRAMI
Sizlere şimdi Ramazan Bayramı için yazmış olup da, nasip olmadığı için paylaşamadığımız bir yazı ulaştırıyorum. Bu yazı, bir program. Ramazan Bayramı’nda 9 gün tatili fırsat bilen herkes için yazılmıştı. Şimdi önümüzde Arefe dahil 5 günlük bir “tatil” var. Bakalım bu “BAYRAM” da uyabilecek miyiz bu programa.
“Televizyonlar, turizm bölgeleri, oteller (…) çok önceden bayram programlarını açıklamaya başlamışlardı zaten. Ufacık bir yazıyla, dilim döndüğünce, naçizane bir de ben birkaç program önermek isterim. Söz veriyorum, kısa tutacağım ve yapacağınız işler çok zor olmayacak. En azından birini seçip yapabileceğinize inanıyorum
SILA-İ RAHİM
Bilindiği üzere sıla-i rahim, uzak akrabayı ziyaret demek. Teknolojinin ilerleyip, uzakları yakın ettiği ancak bizim o yakınlıkları/uzaklıkları göz ardı ettiğimiz bir dönemde yaşıyoruz. Bırakın uzak akrabayı ziyareti, yakına bile gitmez olduk artık. Bayramların 9 gün olması; şehrin egzozundan, gürültüsünden, dumanından, boğuculuğundan kaçmak isteyenler için muhteşem bir tatil fırsatı sunuyor. Herkes sahilde yahut yaylalarda dinlenmeye gidiyor. Bu bayram, sıla-i rahim yaparak sahil yerine gönüllerde dinlenmeye ne dersiniz? Büyüklerinizin eskilerden size anlatacağı çok şey vardır muhakkak.
MEZAR ZİYARETİ
Dini açıdan çok muhtelif bilgiler barındıran mezar ziyaretleri bizim her daim baş tacımız olmak zorundadır. Ben böyle düşünüyorum. Ölülerden medet ummak değil maksadım. Ölülere ettiğiniz duaların onlara ulaşıp ulaşmamasıyla da ilgilenmiyorum. Benim düşünceme göre hayata kendini fazlasıyla kaptırıp da sonsuzluk düşüncesiyle “Ya nasıl olsa yaparım, hele yarın olsun, hele bir gün olsun, sonra özür dilerim, borcumu öderim, okurum, yazarım” türevlerinde işler yapan bizlerin bir ölüm olduğu gerçeğini ve bu gerçeğin bizden öncekilere geldiği gibi bize de geleceğini çok net şekilde görmemiz gerektiğidir. Ölümü yaşamak böyle olur değil mi? Ölmeden önce ölmek de böyle…
HEDİYELER VERMEK
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in her daim üzerinde durduğu meselelerden birisidir: Hediyeleşmek. Kendisine verilen hediyeleri kabul ettiği ve sürekli hediye verdiği yazar siyer kitaplarında. Peki hediyeleşmeyi bu kadar önemli kılan şey nedir? Yine onu kendi dilinden öğrenelim: “Hediyeleşin, çünkü hediye sevgiyi artırır, kalpteki kötü hisleri giderir.”
Sevgimizi artırmak, kalplerdeki kötü hisleri gidermek için bu bayramda minik hediyelerle gönülleri hoş tutmaya ne dersiniz?
MİNİKLERİN ELLERİNİ ÖPMEK
Evet evet yanlış duymadınız. Sadece büyüklerin değil, küçüklerin de ellerinden öpmekten bahsediyorum. Alınlarınıza koymanıza gerek yok. Onların ellerini öpün, avuç içlerini öpün. Soracaklardır size neden böyle bir şey yaptığınızı. Cevabı kendi usulünüzce verin. Ben diyorum ki, “Öptüğüm bu eller ileride çok büyük ve güzel işler yapacak. Çocukları sevindirecek, hastaları iyi edecek, büyük insanlar yetiştirecek, herkese iyilik yapacak.”
Onları meclislerinizden dışarı itmeyin. Gittiğiniz güzel, samimi yerlere onları da götürün. Kendini büyük ve önemli hissetsin. Onlara böyle böyle aşılayacaksınız büyük adam olacaklarını. Ve doğru bir yetiştirmeyle harika yerlere gelecekler, sizi de gönüllerinden hiçbir zaman ayırmayarak.
Dilim döndüğünce birkaç şey yazdım. Ben bunların ne kadarını yapabilirim bilmiyorum, mazur görün şimdiden. İnsan yaşamadığını, yaşamayacağını, yazınca gönüllere dokunmaz. Çünkü samimi değildir. En azından bir miniğin elini öpeceğimi ve Allah nasip ederse sıla-i rahim yapacağımı bilerek değerlendirin. Gönlünüzce yaşayın bu bayramı, cebinizce değil.
Hayırlı Bayramlar ”