ALİ ŞİR NEVAİ
Ömrünün sonuna kadar Türkçe’ yi savunmuş, korumuş ve yüceltmiş bir dilbilimci: Ali Şir Nevai
Doğumu; 1441,Herat, Afganistan. Aslen Uygur Türküdür. Babası, Timur’un meliklerinden Sultan Ebû Said’in veziri Kiçkine Bahşi’dir. Cebiri Arap matematikçilerinden, yazıyı Fars şairlerinden öğrenerek başladığı eğitim hayatına Semerkant ve Buhara’da devam ederek müthiş bir eğitim almıştır.
Okuduğu okullarda yolu döneminin sultanıyla kesişmiştir. Hüseyin Baykara hem çocukluk arkadaşı hem de en yakın dostudur. İlerleyen dönemlerde Hüseyin Baykara’nın tahta geçmesiyle birlikte Ali Şir Nevai’de vezir olarak atanmış, devletin çeşitli kademelerinde görev almıştır.
Mecnun olup peşine düşer Türkçe’nin…
Yaşadığı devirde Orta Asya’da edebiyat, saray ve bilim dili Farsça’dır. Ali Şir Nevai, Türkçe’nin çağının en yaygın dili Farsça’ dan çok daha üstün olduğunu savunmuş ve Türkçe’nin üstünlüklerini kanıtlamak için Türkçe ve Farsça’ yı karşılaştırdığı “Muhâkemetü’l-Lügateyn” adlı eserini yazmıştır. Bu eserde gençleri, dilin hakikati üzerine düşünmeye teşvik etmiştir.
“… Türk’ün bilgisiz ve zavallı gençleri güzel sanarak, Farsça şiirler söylemeğe özeniyorlar. İyi ve etraflı düşünseler, Türkçe’de bu kadar genişlikler, incelikler, derinlikler ve zenginlikler durup dururken, bu dilde şiir söylemenin ve sanat göstermenin daha kolay, şiirlerinin daha beğenilir olacağını anlarlar.”
Türkçe’nin Muhafızı
Türkçe’ ye verdiği değer sözde kalmamıştır. Bu dilin imkanlarının nasıl kullanılacağını göstermeye çalışmış ve verdiği ölümsüz eserlerle adını tarihe kazımıştır. O’nun çabalarıyla Türkçe, Orta Asya Türk Dünyası’nın ortak yazı ve edebiyat dili haline gelmiştir.
İlklerin Şairi
İlk hamsenin, ilk Türkçe biyografinin sahibidir. Feridun Attar’ın “Mantıku’t Tayr” eserini ilaveler ve bazı değişikliklerle Türkçe’ye çevirmiştir. Ali Şir Nevai sadece şiir değil; mesneviler, edebiyat tarihi, tezkireler, anılar, sufilerin hayat hikayelerini de kaleme almıştır.
Osmanlı Edebiyatı’nda Uzun Süren Etkisi
Verdiği eserlerin dönemin en önemli devletlerinden biri olan Osmanlı Devleti’nde etkisi büyük olmuştur. Şairler tarafından eserleri incelenmiştir. O’nun düşünceleri Tanzimat Dönemi’ne kadar Osmanlı Edebiyatı’nda varlığını hissettirmiştir.
“Mezarımı Ferhad gibi biri sanatçı yapsın…”
Ferhad-ü Şirin’i yeniden ortaya koymuştur. Bu eseri yazarken o kadar etkilemiştir ki mezarını yapan kişinin Ferhad gibi biri olmasını istemiştir. Hayatı boyunca hiç evlenmemiştir. 1501 yılında dünya hayatına veda etmiştir.