ARINMA
Bulutların sardığı bir sabaha uyanmanın hayaliyle kapıyorum gözlerimi. Yağmura çok ihtiyacım var. Rahatlamaya çok ihtiyacım var. Arınmaya çok ihtiyacım var. Her yanı saracak bir yağmur diliyorum. Ve biliyorum ki yağmur, ona ihtiyacı olanları asla yalnız bırakmaz. Biliyorum ki yağmur çoğu dertlerimin devası. Biliyorum ki ben yağmur olmadan asla toparlanamayacağım. Yağmur diliyorum. Gözlerim kapanıyor usulca. Dünyayla bağım kopuyor, yağmur diliyorum.
Dışarıdan gelen gürültüyle aralıyorum gözlerimi. Yağmura rağmen pencereden vuran güneş ışığı gözümü alıyor. Güneşten utanıyorum ama yağmurun yağıyor oluşu utancımı bastırıyor. Perdelerin neden açık olduğunu düşünmeden dışarıya koşuyorum, yağan yağmura bırakıyorum kendimi. Kalbimin kocaman burukluğuyla seviniyorum. Üzerime düşen her damlanın bedenimden aşağı kapkara süzüldüğünü görebiliyorum. Yağmur beni umutsuzluklarımdan, korkularımdan, üzüntülerimden, karamsarlıklarımdan arındıracak. Tüm kalbimle inanıyorum buna. Kendimi yağmurun ellerine bırakıyorum. Gözyaşlarım yüzümden aşağı süzülen yağmur damlalarına karışıyor. Yığılıp kalıyorum kendimin boşluğuna. Ellerimden süzülen damlalarda kan var. Yağmur hızını azaltıyor, gözlerimden akan yaşlar artırıyor. Bedenimden süzülen damlaların rengi daha da koyulaşıyor. Zift rengi damlalar siyaha boyuyor her yeri. Rahatlamam gerekirken boğuluyorum. Arınmam gerekirken günaha batıyorum. Gözlerimden akan yaşların rengi siyaha dönüyor.
Yağmur şiddetini tekrar artırıyor, gözyaşlarım da. Ellerimden süzülen kan kırmızısı damlaların yerde biriken zift karası su birikintisinde nasıl kaybolduğunu bulanık gözlerimin ardından zorlukla görebiliyorum. Güneşi göremiyorum artık. Uyumadan önce dilediğim şey gerçekleşiyor. Her yerde bulutlar var. Sadece gökyüzünde değil, yerlerde bile! Evimi göremiyorum. Bulutların arasında kayboluyor. Tekrar aşağı indiriyorum gözlerimi. Ayaklarımın yerde oluşan küçük gölcükte kaybolduğunu fark ediyorum. Yağmur hızını artırıyor. Gök yarılıyor, kovalar dolusu su boşaltılıyor üzerime. Ellerime bakıyorum. Kırmızı damlalar süzülmeye devam ediyor renginden hiçbir şey yitirmeden. Bu kadar kanın elime nereden bulaştığını bilmeden hayretler içerisinde bakakalıyorum. Sanki ellerime düşen yağmur damlaları kan rengine dönmüyor da ellerimden kan yağıyor. Sanki gözyaşlarım tek başına içimi rahatlatmaya yetmiyor da hem gözlerimle hem ellerimle ağlıyorum!
Bulutlar biraz daha sarıyor her yanımı. Tekrar ayaklarıma bakmak istediğimde ayaklarımı göremiyorum. Ellerimden akan kırmızı yaşlar bulutları kan rengine boyuyor. Birkaç saniye içinde etrafımdaki tüm bulutların kırmızıya bürünmüş olmasına hayret ediyorum. Artık etrafımda görebildiğim tek şey kan kırmızısı bulutlar!
Birden ellerim ağlamayı durduruyor. Yağmur yağmayı, yer beni kendine çekmeyi bırakıyor. Yükseliyorum. Bulutlarla birlikte yeryüzünden hızla uzaklaşıyorum. Ellerim kendi rengine dönüyor, bulutlar olması gereken beyazlığına. Yükseliyorum. Bulutlar kayboluyor yavaş yavaş. Beni kendimle baş başa bırakıyorlar. Güneşi görüyorum yeniden. Utanmıyorum bu defa, gözümü almıyor ışığı. Uzun uzun bakıyorum, baktıkça daha da yaklaşıyorum. Sıcaklığını hissediyorum yüzümde. Hızla yaklaşıyorum. Yanmaktan korkmuyorum. Dost sıcaklığında bağrına basıyor beni. Az önce yağmurda sırılsıklam olan bedenim kuruyor bu sıcaklıkla birlikte. Biraz daha yaklaşıyorum. Güneş ışığından başka hiçbir şey göremiyorum artık. Her yer bembeyaz. Görmediğim yerden, beyaz ışıkların arasından bir ses geliyor. Nereden geldiğini anlayamıyorum.
Dışarıdan gelen gürültüyle aralıyorum gözlerimi. Yağan yağmura bakıyorum araladığım perdeden. Yüzümde hafif bir tebessüm, içimde kocaman burukluk, dışarıya atıyorum kendimi.