BEN
Ben, hüküm giyilmemiş, uygulanmayan yasa,
Ben, fikirleri güden unutulmayan asa.
Ben, hasreti dinmeyen ufuksuz uzaklarda,
Ben, paramparça olmuş o hain tuzaklarda.
Ben, gaipten habersiz gaiplere seslenen,
Ben, çöplüğe atılmış yüreği sendelenen.
Ben, kendince bir şeyi kovalama peşinde,
Ben, gemi kalkmaz liman, doğmayan güneşinde!
Ben, inmek üzeredir, yolcu olmayan durak,
Ben, yerinden kalkmazsa olduğu gibi bırak.
Ben, kendi gölgesinden bile kaçar ve ürker,
Ben, yok olma zamanı gelmiş, gökteki Ülker.
Ben, kanı akıp giden yürekteki yarası,
Ben, tıkanıp da kalan yer ve göğün arası.
Ben, kime yaklaşırsa sırtından hançer yiyen,
Ben, boşluğa kaymakta, günden güne eriyen!
Ben, yâr yolu gözleyen duracak arkasında,
Ben, saatle beraber zamanın rakkasında.
Ben, masadaki zarfı harfi harfine bölen,
Ben, odasında; her gün dirilen her gün ölen!
Ben, her daim yanında Allah’ı arayanın,
Ben, peşine takıldı gökte kıpırdayanın.
Ben, köşeye çekilip, ateşte yanan çocuk,
Ben, meyvesi bitmeyen, filizlenmez tomurcuk.
Ben, bütün dertlerini içe atmaya kefil,
Ben, ölüden farkı yok, evsiz, barksız ve sefil.
Ben, yaprağı dökülmüş, bir ağaç gibi yaşlı,
Ben, mazisi kaybolan, gözler sürekli yaşlı.
Ben, aya benzer, yalnız başına bütün gece,
Ben, çözme çabasında zor ve büyük bilmece.
Ben, kıymeti bilinmez buruşturulan eşya,
Ben, içinde kaybolan lanet olası dünya!
Ben, bütün gece ağlar, ne olduğu muallâk,
Ben, saatli bir bomba çok şiddetli infilak!
Ben, sırdaşı olacak çeken bir dost hasreti,
Ve ben, ne yana baksa, görüntüler iğreti…