E-DERGİLER NE ÂLEMDE?
Türkiye’de internet dergiciliğinin mazisi henüz çok yeni. Bazı basılı dergiler de internet sitelerine kağıt üzerindeki içeriklerini düzenli olarak yükleyerek bu sahayı renklendiriyorlar. E-dergilerin ortak bir özelliği kendilerini tanıtmak adına Twitter ve Instagram başta olmak üzere sosyal medyayı etkin bir şekilde kullanmalarıdır. Ayrıca birkaç arkadaşın ortak çabasıyla hazırlanmaları da e-dergilerin ortak özelliklerinden biridir. İçlerinde kişisel gayretlerle yürütülenler de yok değil. Farklılıkların hüküm sürdüğü e-dergi dünyasına göz atmamızın karşılaştırma yapmak ve geleceğe dair daha sağlıklı öngörülerde bulunmak adına yardımcı olacağını umut ediyorum. İçinde bulunmayı tercih ettiğimiz bir âlemin verimlerinden habersiz bir şekilde yola devam etmeye çalışmanın, zifiri karanlıkta el yordamıyla yürümeye çalışmaktan pek bir farkı olduğunu düşünmüyorum.
Dergi denilen süreli yayın aracını biçim olarak tarif etmenin zorluğuyla birlikte gerekliliğini de sorgulamalıyız. Hele ki konu internette yayımlanan, henüz teamülleri oluşmamış e-dergi olduğunda daha dikkatli olmamız gerekir. Öncelikle derginin biçimi, içeriği ve yayın tekniği hakkında herhangi bir ortak kanıya varılmamıştır henüz. Dolayısıyla günlük yazı yayımlayan kişisel blog tarzı dergilerden görsel içeriğe dayalı sitelere, kültür-sanat haberlerine yaslanırken dışarıdan yazı almayı da ihmal etmeyen edebiyat mahfillerinden, klasik bir forum özelliğine sahip mecralara kadar pek çok e-dergi formatı vardır. Yaygın olmasa da, biçimi öncelediği için ilk akla gelen format olarak; pdf, slider veya başka bir biçimde, basılı dergilerin taratılmış hallerine benzeyen e-dergileri bu alanın baskına karakteri olarak ele alabiliriz. Şimdilik bir internet sitesinin e-dergi olup olmadığına dair karar verirken sitenin kendini nasıl konumlandırdığına bakmak asıl ölçütümüz olarak varlığını koruyor.
Kişisel blog görünümündeki e-dergiler, daha çok günlük veya birkaç günlük periyotlarla yazı yayımlamayı tercih ediyorlar. Yazılar arasındaki sürelerin belirsizliği, internet ortamının sağladığı serbestlikle site yazarının/yazarlarının tercihlerinin birleşmesinden ortaya çıkıyor. Bedava blog hizmeti veren servisleri tercih edenler olduğu gibi, alan adı satın alarak yayın hayatına devam edenler de mevcut. Genelde sade bir görünüme sahip olan bu dergilerin pek çoğu gerçekten de bir kişinin emeğine dayanıyor. İlk bakışta Parşömen(sanal fanzin), Algodo Edebiyat ve Egoist Okur farklı içerikleriyle göze çarpan e-dergiler olarak zikredilmeyi hak ediyor.
Matbu dergilerin havasını taşıyan ve internete kağıdın kokusunu getiren e-dergiler, belirli bir formata bağlı kalmalarıyla bu konuya bir ciddiyet alt limiti koyarak katkı sağlıyorlar. Pdf, slider veya site üzerinden direkt sayfa olarak görüntüleme seçenekleri en çok tercih edilen yöntemler arasında. Issuu, Joomag gibi platformları kullananlar olduğu gibi eski sayılarını internet sitesinde indirme linkleri olarak koyanlar da var. Bu tip dergilerde kurumsallık öne çıkıyor. Keçi, Kaybolan Defterler, Kirpi ve İncir Çekirdeği belirli bir süredir internette yayın hayatını devam ettiren e-dergiler olarak sayılabilir. Bu tip dergilerin yaygın kusuru, içerik bolluğu nedeniyle kalitenin çok kolay göz ardı edilebilmesidir. Bu dergiler genelde okumadan yazma hastalığına tutulanların uğrak noktası oluyorlar. Kağıt masrafı olmadığı için bir filtreden geçirilmeyen yazılar bir anda derginin ekseriyetini kaplayıveriyor. Gönderilen yazıları kağıda basıyormuşçasına sıkı değerlendirmek bir çare olarak düşünülebilir. Kâğıt masrafı bizâtihi derginin içerik kalitesini belirleyen bir etken imiş demek ki.
Sıkça söz ettiğimiz belirsiz sınırlar sebebiyle karışık bir görüntü arz eden ve yayımladığı yazılarla kültür-sanat haberlerinin at başı gittiği dergiler de oldukça yaygın. Böyle dergilerde görsel malzeme ile yazı içeriği neredeyse yarı yarıya yer kaplamaktadır. İçerik yelpazesi oldukça geniş tutulmuştur. Büt Dergisi, Entel Aylak, İz Edebiyat ve Tramvay Durağı bu alanda yayın yapan dergiler olarak örnek verilebilir. İçerik ve biçim farklılıklarına bakıldığında ne demek istediğimiz daha iyi görülecektir.
İnternet dergiciliğini bir kaynak olarak besleyen edebiyat sitelerine de değinmemiz gerekir. Yaptıkları söyleşiler, arşiv çalışmaları ve kitap dünyasına dair taze haberleriyle e-dergilerin yararlandığı bu tip siteler gün geçtikçe yaygınlaşmaktadır. En büyük eksikleri olarak, magazinsel paylaşımlarını zikredebiliriz. Bu da internetin hızlı ve geçici dünyasında yer almanın bir bedeli olsa gerek. Dünya Bizim, Ne Okuyorum?, Mürekkep Haber, Edebiyat Haber ve Leblebi Tozu bu alanda söz sahibi olan edebiyat siteleridir.
E-derginin matbu dergiye karşı verdiği savaşın tartışılması tarihe karışırken e-derginin varlığını nasıl devam ettireceği sorusu hala canlılığını koruyor. İçeriklerin sınırsızlığına karşı editörlere görev düşerken görsellerin kullanımı ve site tasarımı konusunda uzman yardımına başvurulması artık bir ön şart olarak ortaya çıkıyor. Önümüzdeki yıllarda kağıt dergilerin serüvenini bilemeyiz ama e-dergilerin konumu sağlamlaştıracağına kesin gözüyle bakabiliriz.