KIRMIZI BUĞDAY

Deruhte Dergi’de Ağustos ayı türkümüz repertuarda Manisa türküsü olarak geçen Kırmızı Buğday…

Her türküde demek çok doğru olmayabilir ama birçok türkünün bilinen, anlatılan bir hikâyesi vardır. Bu da türkülerdeki derinliği arttırmakta ve açıklamaktadır. Türkülerimiz bu sebeple sadece müzikal veya edebi değil tarihi ve sosyolojik yönden de kıymetlidir. Bu ayki türkümüz için de farklı rivayetler vardır. İlk önce en uçuk kaçık olanından bahsedelim. “Uçuk kaçık” yakıştırmasıyla rivayetin asılsız olma olasılığını ifade etmek istedik. Diğer iki hikâyenin temelleri daha sağlam. Bu hikâyelere göre türkünün yöresi repertuarda olanın aksine İzmir-Bergama olarak geçiyor. Bergama kaynaklarına göre Kırmızı Buğday türküsü Kuvayımilliyecilerimizden Arap Ali Osman Efe için yakılmış. Ali Osman Efe, düzenli ordu kurulmadan evvel Yunanlara karşı kızanlarıyla beraber ciddi mücadele vermiş bir milli kahraman. Kaynaklarda Yunanlıların kendisine Rumca “kara” anlamına gelen “Mavro” lakabını taktıkları ve başına ödül koydukları da yazıyor.

Ali Osman Efe, şu an Bergama’ya bağlı olan Bölcek köyünden -Soma’ya yakın oluşu, türkünün repertuara Manisa yöresine ait olarak geçme nedeni olarak gösterilebilir- geçerken köyde bulunan Yunan askerleri tarafından pusuya düşürülür. Pusudan ağır yaralı olarak kurtulan Ali Osman Efe kendisini takip eden biri yüzbaşı dört Yunan askerini daha öldürmeyi başarmış. Ali Osman Efe daha sonra düzenli orduya da katılarak istiklal mücadelesindeki katkılarını sürdürmüş ve Gazilik madalyası almıştır. 1951’de vefat eden Ali Osman Efe’nin mezarı Bergama’dadır. Onun kahramanlığı üzerine yöre halkı tarafından yakılan Kırmızı Buğday türküsünü yine Bergama’ya bağlı Ayas (Ayaskent) köyü imamının bestelediği de rivayetler arasında. Tarihçi Eyüp Eriş’in türkü hakkında yorumlarına da yer verilmiş.

Çok acı değil mi?
Aslı ‘Kırmızı buğday ayrılmıyor kanından’ iken türkünün ruhunu nasıl değiştirmişler ‘Kırmızı buğday ayrılmıyor sezinden!!!’
Yıllar geçtikçe Kurtuluş Savaşı kuru bir ders bilgisi ile özdeşleşiyor sanırım, sınavlarda kaç soru çıkar ki oradan?

Cumhuriyet ruhu da böyle böyle mi erozyona uğratıldı?
Cumhuriyet Bayramında beylik laflar, bir kaç şiir, ayakta beklemeler diye mi anılır oldu?

‘Cumhuriyeti Biz Böyle Kazandık’ yazılı pankart taşıyıp Atatürk’ü savaştan birkaç yıl sonra karşılayan Afyonlu köylülerin cumhuriyet sevgisi ile bugünkü nesillerin sevgisi aynı mı?

Belki de devrim tarihi derslerinde, Mavrolar, Gördesli Makbuleler anlatılmalı. O zaman o ruhu tekrar kazanırız .
O da belki!

Türkü 1940’larda derlenirken efenin Soma-Cinge cephesinde savaşması ve türküye konu olayın Bergama-Soma sınırında olması nedeniyle repertuara Manisa türküsü olarak geçti. Oysa türküyü oluşturanlar Göçbeyli/Ayaskent çevresindeki halktı, bu da efenin ailesi tarafından hatta henüz sağ olduğu yıllarda kendi ağzından doğrulanmıştı.

Bu güzel türkünün paylaşılamaması çok doğal ama Bergama türküsü olarak bilinmesinde fayda var.”

Eyüp Bey’in yorumlarının yanı sıra İz Gazete’de konu ile ilgili Tufan Şişli’nin yazısının okunmasının da faydalı olacağını düşünmekteyiz. Bu yüzden yazının altına adres linkini koyacağız.

Türkünün bilinen versiyonunun aksine ilk hâlinin kaydının 1941 yılında yapıldığını söylüyor Tufan Şişli. Türkünün ilk versiyonuna ait bir kayda ulaşamadığımız için Cengiz Özkan’ın yorumunu seçtik. İlk versiyonun, yani Ali Osman Efe için yakılan türkünün sözleriyse şu şekilde;

Kırmızı buğday ayrılmıyor hadülen kanından
Can bulaşmış Ali Osman Efe’ nin hadülen canından
Kurşun girmiş Efemizin hadülen dört bir yanından
Yürü serbest yürü beyaz Aşem örme saçlar sürünsün
Açıver ak gerdanını Aşem hadülen sinen görünsün
Göçbeyli altında selamet geçtim hadülen sağ geçtim.
Sarıcalar deresinde pusuya düşüp kendimden geçtim.
Aklımı zor topladım hadülen Cingeye dar kaçtım.
Yeğitler yeğidi Ali Osman Efem yerde yatıyor.
Heybesinde buğdaylar hadülen kanıyla yatıyor.
Kırmızı buğday ayrılmıyor hadülen aman saçımdan.
Mevlam bana versin beyaz Aşem güzellerin gencinden.
Kim ayrılmışki hadülen ben ayrılem Aşem eşimden.
Serbest yürü Beyaz Aşem örme saçları sürünsün
Aç beyaz gerdanı da Aşem hadülen sinen görünsün.”

https://www.izgazete.net/m/kirmizi-bugdaydaki-kan-izleri-nasil-silindi-makale,460.html

Ayın türküsünü dinlemek için:

Deruhte Dergi

Deruhte Dergi, kendini içinde bulunduğu işin tamamından mesul görenlerden oluşur. Biz işin bir ucundan tutarak vicdanını rahatlatmayı başaramayanlarız. Edebiyatı umut ve kaygı ile seyrediyor ve bu kaygının diri tutulmasını umudumuz adına önemsiyoruz. Yazmayı salt ‘vakit öldürme aracı’ veya piyasaya(!) ürün sunma imkânı olarak görmemekte ısrar ediyoruz. Deruhte Dergi ekibi, ismiyle müsemma olmayı en büyük paye kabul eder.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir