MERHAMETLİ OLMAK
Bir sene Dımaşk (Şam) camiinde gömülü olan Yahya peygamberin türbesinin başucunda itikâfa girmiştim. Arap sultanlarından, insafsızlığıyla nam salmış biri, türbeyi ziyarete geldi, namaz kıldı ve dua edip dilekte bulundu.
İster fakir olsun, ister zengin,
Herkes bu toprağın kölesidir,
Fakirler bir yana, zenginler
Ona daha çok ihtiyaç duymaktadır.
Sonra yüzünü bana dönüp; “Dervişlerin himmeti ve marifetli işleri sayesinde bana gönülden dua etsinler. Zira güçlü bir düşmandan endişe etmekteyim.” dedi. Ben de ona bakıp; “Kuvvetli düşmandan sıkıntı görmek istemiyorsan zayıf halkına merhamet et.” dedim.
Güçlü kollar ve keskin pençelerle,
Çaresiz bir düşkünün kolunu kırmak hatadır.
Düşkünlere acımayan, bir kez yıkıldı mı
Elinden tutulmayacağını iyi bilsin.
Kötülük tohumu ektiği halde
İyilik biçeceğini sananlar açıkça yanılıyorlar,
Kulaktaki pamuğu çıkar, halka adaletini göster,
Yoksa o büyük adalet günü açıkta kalırsın.
İnsanoğlu bir vücudun azaları gibidir,
Çünkü onları yaratan cevher birdir.
Vücudun bir yeri hastalanırsa
Diğerleri de bundan şikâyetçi olur.
Başkalarının eziyetlerinden
Sıkıntı duymayan ey insan!
Sana insan sıfatını vermek yakışmaz.
*Bu metin, Sadi Şirazi‘nin Bostan ve Gülistan kitabının Beyan Yayınları 1. baskısı 245-246. sayfalarından alıntılanmıştır.