TANRI SÜSÜ

Durağında beklediğim tramvayın yoluna

baktığım penceresinden süzülür göğüs kafesim.

Ağır bir nöbete kaygısızdır naralarım.

Yeri yoktur ilkbaharın parmak uçlarımda gizlenmiş hazinelere.

Meselenin özü kadar yalnız bırakılmış,

örselenmiş tırnaklarından yapışarak paslanmış

çamurlara, bir dev yaratmak çabası bal peteklerinden.

Kirlenmiş yağmur, ellerim titrek.

Toprak kazılıdır avuçlarım.

İnsan insana acizdir fısıltısı mırıldanır ruhumun eşref saatlerine.

Tevbem baki, tevbem katil, tevbem yalnız ve asidir.

Okuduğum ezanı duyacak tek kimsedir kulağımdaki demir yığınlı canavar.

Buğday tarlalarına gömülmüş bedenlerin gündüz ağlayan çocuklarına,

pespembe dünya karavanının mutluluğu ile yaklaşmaktır zulüm.

Kış uykusunda yazdığım yazının,

bilinmezken adım döktüğüm çöpün, dili yasaktır.

Öldürülerek doğan o ölümsüz adamlardan değildir boynumdaki zincir.

Beş parmağım vardır, dördü beşinden farksız.

Çekilmemişse kınından göğümdeki sancı.

Bir bensiz şiire yok sayılsın adım.

Deruhte Dergi

Deruhte Dergi, kendini içinde bulunduğu işin tamamından mesul görenlerden oluşur. Biz işin bir ucundan tutarak vicdanını rahatlatmayı başaramayanlarız. Edebiyatı umut ve kaygı ile seyrediyor ve bu kaygının diri tutulmasını umudumuz adına önemsiyoruz. Yazmayı salt ‘vakit öldürme aracı’ veya piyasaya(!) ürün sunma imkânı olarak görmemekte ısrar ediyoruz. Deruhte Dergi ekibi, ismiyle müsemma olmayı en büyük paye kabul eder.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir