YENİLGİNİN SEFERİ
“Herkes yenilebilir dostum, bir kuş düşebilir çatıdan
Soğuktu, üşümüş olur, donmuş olur, bir sebep olur
Bir şehir yitebilir, haritada gizlenir, bir ırmak kurur
Kazanmak şart mı, böyle atlar gibi koşmak şart mı?
Unutma, balkonlarda kuşlara yem serpen hep olur”
İnsanın yaşamaya dair bütün hayati kodları zafer odaklı bir yaşam sürme endişesiyle doludur. Bir zafer uğrunda, yani kazanmanın, çokça kazanmanın derdinde ve yolunda sürdürür yaşam telaşesini. Mücadelesi, azmi ve yegâne gayesi kaybetmemek üzere hep kazanmak olan insanın, gözü hep haddin sınırlarında olmuştur. İnsan, bu haddin sınırlarındaki görüş açısına sahip olmakla, küçük veyahut büyük yenilgilerden alıkonduğu gibi, yenilgisiz bir zaferi, yani içi boş bir zaferi ortaya çıkarır. Günümüzde modern toplum anlayışıyla birlikte, çok tüketmenin ve kazanmanın kafesi altında sıkışan insan, savurganlığıyla bencilce bir yaşam sürmektedir. Bu yaşam, insan ve dünya ilişkisi bağlamında, insanın toplumda sadece “ben” vurgusunu dünyaya haykırır. Bütün bunlarla birlikte, bu sıkışan modern insanın yenilgiye ihtiyacı vardır. Onu kendine getiren ve kalbiyle birlikte ruhunun inceliğini hatırlatan bir yenilgiye… Dünyanın yenilgi ekseninde dönmesine ve bu yenilginin tadını, hoyratça kazanma hırsına değişmeye şüphesiz ihtiyaç duymaktadır. Yenilgi yenilgi büyüyen bir zaferin varlığından bihaber olan insan kardeş, günümüzde dünyanın kazanç ekseninde dönmesini arzulayarak peyderpey kendini heder etmeyi başardı. Bu başarısı, ruhunun incinmesine ve yıpranmasına sebebiyet verdi. Çünkü insanın ruhu dünyanın kazanç ekseninde dönmesi ile birlikte savruldukça yoruldu ve son kertede ruhi bunalım sürecine gark oldu. Bu yaşayış ve dünyanın kazanç ekseninde dönmesini arzulayan anlayış, hırsla, yok sayarak kazanmayı güç saydı ve insanın bu ortamdaki yok oluşuna ortam hazırladı. İnsanlar, bu çarkın içinde kendini kaybetmekten kurtulma uğruna, çokça tüketme arzusu ile birlikte bir makine gibi durmak bilmeksizin kazanç odaklı çalışması ile ruhundan sıyrıldı ve dünyaya sımsıkı sarıldı.
Özetle; insan kardeş günümüzde sefer odaklı değil başıboş bir zaferin odağında gayret eder oldu ve ruhunu peyderpey yordu. Bu ruh yorgunluğunun bugün tek şifasının ruhun fiyakası olan acı duymak ile birlikte kutlu bir yenilgi olduğunu söyleyebiliriz.
Öncelikle merhaba en içten dileklerimle yazmış olduğunuz yazıyı teşekkürler sunarım gerçekten ilgi duyulacak bir yazı anlatımıdır bu yazının ne amaçla ne sebeble yazıldıgını kestiremedim galiba hayatında aldığı bilgilerle yazılmış olmalı bence Allah devamını sağlasın ınşallah
Yorumlarınız ve içten dilekleriniz için cümleten teşekkür ederim. İstifadesi bol olur umarım.