YUNUS EMRE

Yunus Emre’yi tanımadan önce onun yaşadığı dönemi iyi tahlil etmek gerekmektedir. Bu dönemde pek çok devlet yıkılmış ve kurulmuş, Anadolu ve havalisi yoğun bir baskı ve savaş içerisinde olmuştur. Bu dönem içerisinde yaşanan önemli tarihi olaylar şöyledir:

  • 1200-1204-IV. Haçlı Seferi
  • 1217-1221-V. Haçlı Seferi
  • 1228-1229-VI. Haçlı Seferi
  • 1230-Yassı Çemen Muharebesi
  • 1240-Baba İshak İsyanı
  • 1243-Kösedağ Savaşı
  • 1248-1254-VII. Haçlı Seferi
  • 1270-1272-XIII. Haçlı Seferi
  • 1308-Anadolu Selçuklu Devleti yıkılması

Yunus Emre kimdir?

Yunus, Sarıköy’de yaşayan, çiftçilikle geçinen fakir bir kişidir. (Uzun Firdevsi)

Bektaşi dervişi önce buğdayı tercih edip sonra pişman bir şekilde himmeti dileyen Yunus’a: “Bundan sonra olmaz. Biz o kilidin anahtarını Tapduk Emre’ye verdik, varsın nasibini ondan alsın” ve Tapduk Emre’ye gönderilir. Yûnus kırk yıl boyunca erenler meydanına eğrinin yakışmayacağı düşüncesiyle tekkeye sadece düzgün odun taşır.

Yunus Emre dergah yolunda

Vâḳıʿât’taki bir rivayette Yûnus Emre’nin Tapduk Emre’ye otuz yıl hizmet ettiği, şeyhinin kızıyla evlendiği, pîrinin nefesinin bereketiyle şair olduğu belirtilir (Vâḳıʿât-ı Üftâde, s. 91, 256).

“Ben bu yolculuktan bir şey anlayamadım, muhtemelen sülûkü tamamlayamayacağım” Bursevî, Rûḥu’l-beyân, I, 171) düşüncesiyle dergâhtan ayrıldığı söylenmektedir. Sonra meşhur kıssa anlatılır. Karlı bir gün şeyhi Tapduk Emre’nin ev kapısının önünde uzanır. “Bizim Yunus” diye anılan kıssa…

Yine efsaneleşmiş bir Yunus kıssası ise Molla Kasım’ın eline geçen şiirleridir. Eline geçen üç bin şiirin üçte ikisini yani iki binini yaktığı, nehre attığı ve rüzgâra savurduğu söylenir. Ta ki isminin geçtiği mısrayı görene kadar. Ancak bu anlatılan efsaneden başka bir şey değildir. Zira halka mal olmuş bir şahsın büyültülerek anlatılması kaçınılmazdır.

Yunus Emre’nin Tarihi Portresi

Pek çok araştırmacı ve tarihçi Yunus Emre’yi Sivrihisar veya Bolu’da yaşadığına işaret etmektedir. Fakat Sivrihisar olması daha muhtemeldir. Burada Yunus Emre’ye de ait bir mezar bulunmaktadır. Yunus’un bundan başka pek çok ilde mezarı bulunmaktadır. Yaşadığı yüzyıl ise XIII. ve XIV. yüzyılın başıdır. (Vefat 1320)

Derviş Yunus

Yunus’un Horasan’dan geldiğine dair iddialarda bulunmaktadır. Ancak net bir bilgi yoktur. Diğer yandan Yunus’un beslendiği kaynak Horasan’dan taşıp gelmiştir. Tapduk Emre’nin dergâhının ise Sakarya Nehri kıyısında yer aldığı bilgisi pek çok kişi tarafından verilmektedir. Neticede oluşan kanaate göre Yunus, Orta Anadolu’da Sakarya nehri çevresinde bir yerde doğmuş ve Nallıhan’a yakın Emrem Sultan’daki zaviyede Tapduk Emre Dergâhı’nda yaşamıştır. Anadolu’da yetişmiş Yunus adında pek çok aşık ve ozanın olması da dikkat çekmekte, bu durum başka Yunuslara ait deyiş ve sözleri Yunus Emre’ye aitmiş gibi söylenilmesine neden olmaktadır.

Yunus Emre’nin Eğitimine Dair

Eski kaynaklarda Yunus Emre’nin ümmîliğinden söz edilmektedir (Mecdî, s. 78). Âşık Çelebi, Yunus’un medresede başarılı olamayıp “Tanrı mektebi”nde ders okuduğunu ifade eder (Meşâirü’ş-şuarâ, II, 689). İsmâil Hakkı Bursevî, Yunus’un ümmî fakat hikmet sahibi olduğunu belirttiği halde, “Çıktım erik dalına …” diye başlayan şathiyesini şerhederken onun sülûkünden önce müftülük yaptığını söyler (Ferahu’r-rûh, haz. Mustafa Utku, III, 438; Şerh-i Ebyât-ı Yûnus Emre, vr. 40b). Bu durumda Yunus’un eğitimi hakkında net bir şey söylemek güçtür.

Yunus Emre’nin Tasavvufi Yanı

Yunus’un mürşidi Tapduk Emre olup tarikatı kesin olarak belli değildir. Yûnus’un tarikat pîrlerini Horasan’a bağlarken onun Nakşî, Halvetî, Mevlevî olduğunu veya Kādirîliğe mensup bulunduğunu söyleyenler vardır.

Mutaassıp bir Sünnî olan Niğdeli Kadı Ahmed’e göre ise Tapduk Emre ve yetiştirdiği dervişler her şeyi mubah ve meşrû gören (mubâhî), bâtıl mezhep ve meşrep sahibi sapık sûfîlerdir (el-Veledü’ş-şefîk, vr. 21b). Yani bu konuda da net bir şey söylenememektedir.

Yunus Emre’nin Vefatı

Yunus’un vefatı bile tartışma konusudur. Ancak onun şiirlerinde belirttiği üzere «aşık bir koca» olup uzun yıllar yaşamıştır. Vefat yeri ve mezarı ile ilgili çoğu popüler nitelikte birçok yazı yayımlanmıştır. Anadolu’da Yûnus’un mezarının bulunduğu söylenen yerler çok fazladır. Yani doğumundan ölümüne kadar önemli bir şahsiyet olarak gündemimizden düşmeyen Yunus Emre’nin yaşamı tartışmalarla doludur.

Yunus Emre Türbesi

Yunus Emre neden önemlidir?

  • Batıdan ve doğudan esen kavurucu yeller içerisinde Türk ruhunda İslam’ın en samimi bir gerçekleşmesi olan Selçuk, Anadolu için gönül kapılarını açan şahsiyetlerdendir.
  • Halktan kopmamış, halkı içinden aydınlatanlardan olmuştur.
  • Anadolu’nun, geri verilmez tarzda, İslamlaşması ve Türkleşmesinin birinci dönemini başarmışlardır.
  • Selçuk çekilirken, yerinde, yeniden doğuşunu yapan, Müslüman, Türk, canlı bir Anadolu parlıyordu.
  • Metafizik yaraya merhem olmaya gayret etmişti.
  • Şiirleri çağlar ötesinden büyük bir yankı uyandırmaya halen devam etmektedir.
  • O çağdaki birlikteliği yaşayışı ve şiirleriyle en güzel şekilde vurgulayan şahsiyetlerdendi.
  • Menkıbelerin arkasında yatan bir Anadolu ve Anadolu’daki Yunus portresi hala canlıdır.

Yunus Emre’nin Şiiri

Sezai Karakoç Yunus Emre şiirini üçe ayırmaktadır:

  • Tabiatla ilgili lirik parçalar
  • Ölümle ilgili metafizik ürünleri
  • İnançla, İslam’ın temelleriyle sarılı inanç perspektifli olanlar

Yunus’un şiirlerinde iki yön vardır. İlki halka yönelik olarak anlatılanlar ve ikincisi ise şairin yalnızlığını gösteren yöndür.

Yunus Emre Şiirlerinden…

GÖZ EKİNİ

İşbu söze Hak tanıktır.

Bu can gövdeye konuktur.

Bir gün ola çıka gide:

Kafesten kuş uçmuş gibi

*

NÖBET BİZE GELMİŞ

Yunus! Gerçek âşık isen

Mülke suret bezmegil;

Mülke suret bezeyenler

Kara toprak olmuş, yatar.

*

SOĞUK SU

Bir garip ölmüş deyeler,

Üç günden sonra duyalar,

Soğuk su ile yuyalar

Şöyle garip bencileyin

Deruhte Dergi

Deruhte Dergi, kendini içinde bulunduğu işin tamamından mesul görenlerden oluşur. Biz işin bir ucundan tutarak vicdanını rahatlatmayı başaramayanlarız. Edebiyatı umut ve kaygı ile seyrediyor ve bu kaygının diri tutulmasını umudumuz adına önemsiyoruz. Yazmayı salt ‘vakit öldürme aracı’ veya piyasaya(!) ürün sunma imkânı olarak görmemekte ısrar ediyoruz. Deruhte Dergi ekibi, ismiyle müsemma olmayı en büyük paye kabul eder.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir