ZİYA OSMAN SABA
“ Bir İstanbul Şairi: İstanbul onundur, onu saygıyla korur.”
Ziya Osman SABA, 30 Mart 1910’da İstanbul Beşiktaş’ta dünyaya gelir. Denizle doğmuştur, denizle yaşamıştır. Ayrı kalmayı istemeyecek kadar İstanbul aşığıdır. Bulutlar, minareler ve kubbelerden denize inen İstanbul…
İlk Şiir
1927’de Servet-i Fünun dergisinde ilk şiiri yayımlanır. Bu dergide tanıştığı insanlar onun edebiyat hayatında değişmez bir sayfa açacaklarının farkında değillerdir. Servet-i Fünun’ dan 6 isimle beraber “Yedi Meşale” kitabını yayımladılar. Kitabın başarısı, devamında dergiyi getirdi ve “Yedi Meşaleciler” olarak anılmaya başladılar. Biraz önce değişmez anlayış dedik çünkü Ziya Osman SABA, ömrünün sonuna kadar topluluğun şiir anlayışına bağlı kalan tek Yedi Meşalecidir.
“Sonuçta söz silinir, duygu canlanır dizelerde”
İçinden gelen duygunun söyleyişini, cümlenin akışını; düzeltilmiş, üstleri karalanmış şiirlere tercih eder. Onun şiirlerini okurken ölçüydü, duraktı, ses uyumuydu bunları aramaya vakit olmaz. Onun şiirleri ya bir solukta ya da bir nefeste okunan şiirlerdir.
Ziya’ya mı mektuplar?
Cahit Sıtkı TARANCI’ nın dünyada tanıdığı iki insandan biridir. Lise yıllarından başlayan iki yakın arkadaşlıktır onlarınki. Cahit Sıtkı’nın ona yazdığı mektuplar edebiyatımıza “Ziya’ya Mektuplar” ı kazandırmıştır.
Ah Kalbim…
Ziya Osman, kalp krizi geçirdikten sonra aslında hiç düşünmeden yaptığımız ama hayatımızın en önemli olaylarından birinin farkına varır: nefes almak.
“Üstünde gökyüzü, ufuklara karşı.
Senin her yer: Caddeler, meydan, çarşı…
Kardeşim, nefes alıyorsun ya!”
Ziya Osman; sessiz, sakin, naif ve sevgi dolu bir yapıya sahiptir. Ailesi, eşi onun yaşam kaynağı; doğaya, gökyüzüne, denize bakmak onun için özgürlüktür.
“Ey bulutları uçuşan gök,
Kokusunu duyduğum bahar,
Ey gözlerden saklı tabiat.
Beklemek neye yarar?”
ve Ah Kalbim! Ziya Osman, 29 Ocak 1957’de üçüncü kalp krizi neticesinde hayata veda etmiştir.
“Sizler okuyasınız diye bütün yazdıklarım.”